Bilindiği üzere, gerek ülkemizde ve gerekse dünyada COVID-19 (Korona virüs) olarak adlandırılan salgın hastalıkla mücadele edilmektedir. Bu salgının etkileri hayatın her alanında kendini göstermiş olup devletlerce hukuki anlamda da birtakım tedbirler alınmasını gerektirmiştir. Bu kapsamda, örneğin 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikayet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020’ye kadar durdurulmuştur. Yine, 2279 sayılı İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca da İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hakim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22.03.2020 tarihinden itibaren 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.
30.04.2020 itibariyle de salgın tehlikesinin halen sürdüğü gözetilerek “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair” 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda, COVID-19 salgınının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresinin, (4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç olmak üzere) 1 Mayıs 2020’den 15 Haziran 2020’ye kadar, salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere uzatıldığı bildirilmiştir.
7226 sayılı Kanun’da “…nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması…,” 2279 sayılı Karar’da da ise “…nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına…” ifadeleri ile icra takiplerinin durduğu ifade edilmiştir.
İşbu yazımızda da uygulamada sıklıkla karşılaşılan maaş haczinin de bu tedbirler kapsamında durup durmayacağı irdelenecektir. Bunun için maaş haczinin niteliğine ve düzenlemesine bakılacak olursa; maaş haczi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 83 ve 355 ile devamındaki maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir. Kanun’un 355. maddesinde işverene, borçlunun maaşının haczedildiği ve borçlunun maaş miktarını bir hafta içerisinde bildirmesi gerektiği ve borç bitinceye dek haczolunan miktarı icra dairesine göndermesi gerektiği tebliğ edilir. Bu işlem haciz ihbarnamesi olarak ifade edilmektedir. Devamında yer alan 356. maddede ise işverenin 355. madde kapsamındaki açıklamalara uymaması durumu düzenlenmiş olup ayrıca mahkeme kararı gerekmeksizin takibe konu borcun işverenden alınacağı, işverenin de bu halde işçiye rücu edebileceği düzenlenmiştir. Bu noktada, taraf işlemi teşkil eden maaş haczi talebi ile icra takip işlemi teşkil eden maaş haczi işlemlerinin durma kapsamında olduğuna dair şüphe yoktur. Ancak borçlunun maaşı üçüncü kişideki alacak niteliğinde olduğundan icra dairesi tarafından işverenlere gönderilen haciz ihbarnamesi tebligatlarının ve işverenler için de maaş kesinti tutarı bildirimi ile maaş kesintilerinin de durup durmayacağı tartışma konusudur.
Haciz ihbarnamesi her ne kadar icra dairesi tarafından düzenlense de alacaklı veya borçluya karşı değil; üçüncü kişi konumundaki işverenlere yönelik bir işlem olduğundan icra takip işlemi olarak kabul edilemeyecektir. Bu durumda, haciz ihbarnamesinin niteliği, üçüncü kişi elinde bulunan mal veya alacağın borçluya teslimini veya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiri olarak kabul edilmektedir. Yine, üçüncü kişi konumundaki işveren tarafından kesinti tutarının bildirilmesi ve tutarın icra dairesine gönderilmesi de ne taraf takip işlemi ne de icra takip işlemi olarak kabul edilemeyecektir. Bu bakımdan gerek haciz ihbarnamesi çıkartılması gerekse işverenin maaş kesintisi işlemi birer takip işlemi olmayıp her iki işlem de muhafaza tedbiri niteliğindedir. Nitekim, 2004 sayılı Kanun’un 88. maddesinin üst başlığında da muhafaza tedbirleri lafzı kullanılmıştır.
Buradan yola çıkarak, maaş haczi prosedürü içerisindeki adımların niteliği ve düzenlemesini ele aldıktan sonra, 22.03.2020’den önce maaş haczi talebi ve maaş haczi işlemleri zaten yapılmamışsa haciz ihbarnamesinin gönderilmesi de söz konusu olmayacaktır. Ancak asıl nokta, 22.03.2020’den önce halihazırda yapılmış maaş haczi talebi ve maaş haczi işlemleri varsa haciz ihbarnamesinin gönderilip gönderilemeyeceği ve yine öncesinde maaş haczi gönderilmişse işverenin kesinti tutarını bildirip bu tutarı icra dairesine göndermeye devam edip etmeyeceğidir.
Doktrinde O.Atalay/M.Özekes, takiplerin tamamen durmasına yönelik tedbir ve düzenlemenin borçluları koruyucu sosyal bir hüküm olmasından dolayı muhafaza tedbiri niteliğindeki haciz ihbarnameleri ve maaş kesintilerinin de durması gerektiğini, aksi haldeki uygulamaların düzenlemenin amacına aykırı olacağını ifade etmektedir .
Aksi görüş olarak, H.Pekcanıtez/T.Canbolat ise 22.03.2020 tarihinden önce gönderilmiş olan ve itiraz edilmeyerek ya da kabul edilerek kesinleşmiş ve ödeme yapılmış olan haciz ihbarnameleri bakımından, 22.3.2020 tarihinden sonra bir ödeme yapılması gerekiyorsa, bu ödemeye devam edilmesi gerektiği, zira icra ve iflâs hukuku bakımından doğan sonuçların ortadan kalkmayıp muhafaza edileceği, bu kapsamda haciz ihbarnamesiyle konulmuş hacizlerin de muhafaza edilmekle alacakların ödenmesi gerektiği ve işçi alacakları bakımından da bir ayrım yapılmadığından kesintinin devam etmesi gerektiğini belirtmektedir .
Ancak doktrinde konu bu şekilde tartışıladururken Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü, “ … kamu personelinin maaşından yapılan icra kesintilerine devam edilip edilmeyeceğine ve birden fazla icra dosyası olanlardan icra kesintisi bitenler için bekleyen yeni icra dosyalarına kesinti yapılıp yapılmayacağına ilişkin” Adalet Bakanlığı’na görüş talebi yöneltmiştir. Buna cevaben Adalet Bakanlığı İcra İşleri Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 02.04.2020 tarihli açıklamada “…Nafaka alacaklarına ilişkin takiplerin ve dolayısıyla maaş hacizlerinin devam edeceği açık olup, başka sebebe dayanan diğer maaş hacizlerinin devam etmesinin ve maaş kesintilerinin yapılmasının İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulmasına Dair 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına ve yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemelere aykırılık oluşturmayacağı,… Uygulanan maaş haczi kesintilerine devam edilmesi, Birden fazla icra dosyasının bulunması ve bir dosyadan yapılan kesintinin bitmesi halinde sırası gelen icra dosyaları için de maaş haczi kesintisinin yapılması gerektiği…” görüş ve kanaati paylaşılmıştır. Netice olarak, Bakanlık da doktrindeki H.Pekcanıtez/T.Canbolat görüşüne paralel şekilde görüş bildirmiş olmakla bu husustaki tartışmalara son vermiş görünmektedir.
Profesyonel destek almak isterseniz iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
KAYNAK
[1] Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, 7226 Sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu m. 330 Hükmünü Uygulayan Cumhurbaşkanlığı Kararı (2279 Sayılı) Çerçevesinde Ortaya Çıkan Bazı Sorular ve Tartışmalara Cevaplar, (Çevrimiçi) https://blog.lexpera.com.tr/7226-sayili-kanun-ile-cumhurbaskanligi-karari-neticesinde-ortaya-cikan-sorunlar/ 01.04.2020.
[2] Hakan Pekcanıtez, 2279 sayılı Cumhurbaşkanı (Fevkalâde Mühlet) Kararının Değerlendirilmesi, (Çevrimiçi) https://blog.lexpera.com.tr/2279-sayili-cumhurbaskani-kararinin-degerlendirilmesi/ 01.04.2020.
[3] http://www.iidb.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/242020192229%C4%B0cra%20Kesintileri.pdf