Hızlı ve yoğun hayat temposu içinde dışarıda yemek yemek artık lüks yerine hayatın olağan akışı içinde bir zorunluluk teşkil etmektedir. Durum bu şekilde olduğunda da gerek fine-dining gerekse fast food restoranları tarafından yiyecek sektörü içinde sıyrılabilmek ve müşterileri çekebilmek adına inovatif düşüncenin sınırları zorlanmaktadır. Bir kere doğru reçeteyi bulduktan sonra  sektörün bel kemiği olan ve sizi diğer oyunculardan ayıracak olan reçeteleri koruyamamak benzer  tarifler üreten veya tarifinizi kullanan rakiplerinizin doğmasına veya başkalarının bu tarif üzerinde geliştirmeler sağlayarak yarattığınız yemeğin özelliğini kaybetmesine sebep olarak marketlerde satılmasına dahi neden olabilir ve başarınız tek bir tarif ile gerçekleşmişse bu şekilde üzerinizdeki dikkatin dağılmasıyla sektörde kalıcılığınızı veya yerinizi yitirebilirsiniz.

Peki bunu koruyabilmek adına neler mümkün?

Bahsedilen tariflerin fikri bir ürün olduğu göz önüne alındığında bu konuya öncelikle fikri ve sınai mevzuat penceresinden bakılması faydalı olacaktır. Ancak belirtmek gerekir ki yemek tariflerinin gerektiği gibi korunabilmesi maalesef mevcut düzenlemeler kapsamında oldukça zor ve yetersizdir.

PATENT VE FAYDALI MODEL

  • Patent: Sınırlı bir yer ve süre için üçüncü kişiler tarafında buluşun izinsiz olarak üretilmesini kullanılmasını veya satılmasını engelleme yoluyla sahibine tanınan tekel hakkıdır. Patent sahibine bu hakkı üstünde 20 yıl boyunca koruma sağlar. 20 yılın geçmesiyle yenilenemez.
  • Faydalı Model: Dünya çapında yeni ve sanayiye uygulanabilir buluşlar üzerinde koruma sağlamaktadır. Patente göre daha kolay ve kısa zamanda elde edilir bu sebeple küçük ve orta ölçekli işletmeler için daha faydalıdır. Ancak, koruma süresi 10 yıl olup patent verilebilirlik incelemesinde yer alan bir çok aşamadan muaftır. Bu sebeple koruma anlamında daha zayıftır.[1]

Bu iki sınai koruma çerçevesinde bakıldığında söz konusu tarifin bir “buluş” niteliğinde olup olmadığı sorusu karşımıza çıkmaktadır. Buluş ise teknik niteliğe haiz belli bir sorunun çözümüne dair yenilik olarak nitelendirilebilir. Teknik nitelik ise; ürünün fiziksel özelliklerinden, faaliyetin niteliğinden yada teknik nitelikte olmayan bir faaliyette teknik araçların kullanılmasından kaynaklanabilir. Bu bilgiler ışığında bakıldığında;

Tarifler, sanayiye uygulanılamayacağı için faydalı model korumasından faydalanamayacaklardır. Ancak, yemeği ortaya çıkaran tarifin kullandığı pişirme tekniklerinin yenilikçi olması halinde sadece bu tekniklerin patentlenerek korunması mümkün olabilecektir. Çünkü bu teknikler; teknik nitelikte olmayan bir faaliyette teknik araçların kullanılmasıyla elde edileceği için teknik niteliğe haiz olacak ve buluş olarak nitelendirilebilecektir. Örneğin, moleküler gastronominin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan bir çok pişirme ve sunum tekniği ile tariflerin ve yemeklerin de çeşitliliği artmış bulunmaktadır. Tarif sırasında kullanılan tekniklerin bu yenilikler ışığında patentlenebilmesi mümkün olabilecekken, koruma sadece pişirme teknikleri ile sınırlı olacak ve bir tarifin tamamını bütünüyle korumak bu kapsamda mümkün olamayacaktır. Bunun yanında bu koruma belirli bir coğrafya üzerinde geçerli olup her ülkede de ileri sürülemeyecektir.

TELİF HAKKI

Telif hakkı; bir kişi ya da kişilerin her türlü fikrî emeği ile meydana getirdiği bilgi, düşünce, sanat eseri ve ürününün kullanılması ve kopyalanması ile ilgili hukuken sağlanan haklardır. Telif hakkının doğması için tescile gerek yoktur, eserin kalıcı bir medya üzerinde üretilmesiyle birlikte doğar. Bununla birlikte eser sahibi isterse ülkenin ilgili tescil birimlerinde (mesela Türkiye’de noter ya da Kültür Turizm Bakanlığı) isteğe bağlı olarak kayıt-tescil yaptırabilir. Konumuzda ise telif hakkı üzerindeki asıl bakılması gereken nokta bir tarifin eser olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğidir. Sahibinin özelliklerini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan fikir ve sanat ürünleri eserdir.[2] Aşağıdaki fikri ürünler Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’muza göre eser olarak kabul edilmektedir. Bunlar;

  1. İlim ve Edebiyat Eserleri
  • Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler (roman, hikaye, şiir, senaryo, v.b.),
  • Her çeşit danslar, yazılı koreografi eserleri, pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri,
  • Estetik değeri olmayan teknik ve bilimsel nitelikli fotoğraf eserleriyle, haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topoğrafyaya ait maket ve benzerleri,
  • Estetik değeri olmayan her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri,
  • Musiki eserlerinin nota olarak yazılan besteleri (ve sözleri),
  • Bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bilgisayar programlarının hazırlık tasarımları)
  1. Bilgisayar Programı ve Veritabanları (Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar.)
  2. Güzel Sanat Eserleri
  • Estetik değere sahip olan
  • Yağlı ve suluboya tablolar,
  • Her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi
  • Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
  • Mimarlık eserleri,
  • El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
  • Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
  • Grafik eserler,
  • Karikatür eserleri,
  • Her türlü tiplemeler.

4.Musiki Eserleri (Sözlü ve sözsüz besteler (yapım haline gelmemiş amatör kayıtlar))

(İşlenme Eserler: Diğer bir eserden faydalanarak meydana getirilip de bu eserden bağımsız olmayan ve işleyen kişi ya da kişilerin özelliklerini taşıyan fikir ve sanat ürünleridir.

Derleme Eserler: Özgün eser üzerindeki haklar saklı kalmak kaydıyla, ansiklopediler ve antolojiler gibi içeriği seçme ve düzenlemelerden oluşan ve bir düşünce yaratıcılığı sonucu meydana gelen eserlerdir.)

Telif hakkı koruması elde edildiği takdirde koruma süresi;

  • Eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır.
  • Eser sahibi tüzel kişiyse, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır. Sahibinin ölümünden sonra alenîleşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
  • Eser sahibi belli değilse, koruma süresi eserin alenîyet kazanmasından itibaren 70 yıldır.

Koruma süresi eser alenîleşmediği sürece işlemeye başlamaz. Koruma sürelerinin dolmasıyla birlikte eser sahibine tanınan mali haklar sona erer. Bu sebeple koruma süresi dolmuş eserler, eser sahibinden izin alınmaksızın serbestçe kullanılabilir. [3]

Her ne kadar Amerikan hukukunda bazı davalarda verilen hükümlerle tarifler üzerindeki korumanın telif hakları üzerinden gerçekleştirilebileceği söz konusu olabiliyorsa da Türk hukukunda henüz böyle bir koruma mevcut değildir. Kanaatimizce aslında eser olarak nitelendirilebilecek yemek tarifleri üzerinde telif hakkı sağlanabilir ancak bu fikri ürünler üzerinde korumaya dair kanunda açık bulunmaktadır. Zira gastonomi dünyasındaki gelişmeler dikkate alınacak olursa yemeklerin gerek görünüş gerekse tat olarak başlı başına bir deneyim sunduğu ve artık tariflerin eskisinden farklı olarak her zaman yemeğin yapılışındaki basit bir süreci anlatmadığı ortadadır. Fakat, mevcut mevzuatımız kapsamında elimizdeki tarif telif hakkı korumasından faydalanamayacaktır.

MARKA

Marka bir işletmenin tüm varlıklarını temsil eden, benzer mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden farklı kılmak için kullanılan ayırt edici işarettir. Ad ve soyadlar dahil, sözcükler, harfler, sayılar, şekiller, sesler ve renkler bunların birkaçı veya tamamının kombinasyonu ve hatta malların biçimi veya ambalajları teknik bir zorunluluk olmaması veya bu kanunda belirtilen ve re’sen gözetilen tescil edilemezlik engeline takılmamak kaydıyla marka olarak tescil edilebilmektedir. Marka hakkının yarattığı korumanın amacı; benzer mal ve hizmet sunan markalar arasında ayırt ediciliği sağlamak veya yaratılan bu tanınmış imgenin izinsiz kullanılmasıyla oluşabilecek haksız rekabet ortamını ve zararları önlemektir.

Bu itibarla; yarattığınız tarifin ismiyle bütünleşebildiği marka haline gelebildiği takdirde bunun marka kapsamında korunabilmesi de mümkün olabilir. Örneğin;  McDonald’s’a ait BigMac bir marka olup özel soslu BigMac burgeriyle bir bütünlük oluşturabildiği ve aklımıza sadece bu burgeri getirebildiği için bütünüyle marka korumasından faydalanabiliyorken, olumsuz bir örnek olarak sokakta satılan bardakta mısırlar veya yeni nesil lokmacılar sadece satıcıların veya ürünün ismi bazında sınırlı bir korumadan faydalanabilmektedir. Ancak bu koruma aynı ürünün farklı işletmelerde farklı isimlerle satılmasına engel olamayacaktır. Buradaki ince çizgi, isim ve ürünün özel bir bütünlük sağlaması yönünde olacaktır. Yani, yarattığınız tarif isim olarak ortaya çıkan yemekten ayrı düşünülemeyecek kadar size özelse marka korumasından faydalanabilmesi mümkün olabilir (bkz. Şef Massimo Bottura’nın Oops I Dropped The Lemon Tart isimli tabağı).

Tescilli markanın sahibi her 10 yılda bir marka başvurusunu bu sürenin bitiminden 6 ay öne başvurarak 10’ar yıllık süre için yenileyebilir. Ancak her yenileme başvurusunda söz konusu markanın ayırt ediciliğini yitirmemiş olduğu gözetilmektedir.

Yukarıda saymış olduğumuz, hakkımızı koruyabilecek yöntemlerden ayrı olarak bu mevzuat kapsamında bulunmayan ve açık olarak bir düzenlemeye de tabi bulunmayan “ticari sırlar” da yemek tarifleri için bir koruma yöntemi olarak düşünülebilir. Ancak, aslında bir korumanın sağlanabilmesi bir yerde aslında o ürünü özel kılan özelliklerin toplumla paylaşılmasını ve açığa vurulmasını gerektirdiğinden ticari sır niteliğinde bir verinin açık edilmesinin korumanın ruhuna uygun düşmeyeceği açıktır. Bu veriler en nihayetinde birer sırdır. Bunu yanında çeşitli kanunlarda ticari sır olgusunun ticaret hayatında haksız rekabeti önlemek adına sahibini koruyucu bir unsur olduğundan bahsedilse de önceden de belirtildiği gibi bu terime dair özel bir düzenleme bulunmamakta, ticari sır için herkese karşı ileri sürülebilen bir belge söz konusu olmamakta ayrıca tanımlaması da doktrindeki yorumlamalar üzerinden sağlanmaktadır. Bu sebeple de bir tarifin ticari sır olarak öne sürülmesiyle elde edeceği koruma oldukça sınırlı, zayıf ve yoruma açık olacaktır.

Ancak bütün bu handikaplara rağmen söz konusu tarif ticari sır olarak nitelendirilmek istenirse koruma için mutlaka ve mutlaka belirli önlemler alınmış olunması yine sır sahibinin faydasına olacaktır. Bu önlemlere örnek olarak; bu sırrın işletme içindeki sadece belirli birkaç kişiye açık edilmesiyle bu kişiler ile sır sahibi arasında bir gizlilik sözleşmesi akdedilmesi verilebilir.

Sonuç olarak; ticari hayattaki senaryonuza göre sizin için en uygun ve kapsamlı korumayı belirleyerek doğru adımlarla bunlara başvurabilmek ve tarifinizin çalınmasının önüne geçebilmeniz mümkün olabilecektir.

Profesyonel destek almak isterseniz iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.

KAYNAK

[1] Patent/Faydalı Model https://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/resources/temp/16E3B1C5-0F40-4980-9AB3-FE43EFF1309D.pdf;jsessionid=8CA0C556820C8B4AB5B7DDB455F4A49B
[2] Telif Hakkı https://tr.wikipedia.org/wiki/Telif_hakk%C4%B1
[3] Eser Nedir ? http://www.telifhaklari.gov.tr/ESER-NEDIR